İşte böyle kaçamakları çok seviyorum. Plansız mini tatilleri. Ne zamandır burada da sosyal medyada da belli ediyorum ruh halimi. Bir kendimi sorgulama dönemindeyim. Eve sığamıyorum, gittiğim yerlere sığamıyorum. Bir o tarafa koşuyorum, bir bu tarafa.
Bu nedenle de “ne yapsak ne yapsak” derken, “hadi” dedim “Arkadaşım davet etti, bir gece Sapanca’ya gidiyoruz.” Arkın’ı Cuma günü izin alma konusunda zor ikna etsem de, başardım. Irmak zaten dünden razı. Perşembe akşamı çıktık gittik. Aslında bir gece kalma niyetiyle gidip ertesi gün hovardalık yaptık ve süreyi uzattık. Daha önce Sapanca’da gerek otellerde gerekse de arkadaşlarımızın evinde çok kaldık. “Nerede kalıyorsunuz” sorularının üzerine yazayım dedim. Bu kez Well Done Aparts‘taydık. Otel değil, ev gibi. Çünkü kendimize ait villamız vardı. Her evin bahçesindeki özel havuz şahaneydi, ancak bu havada girme cesaretini gösteremedim. Perşembe gittik, yemekten sonra da erken uyuduk. Ertesi sabah 7 gibi kalktım, evdekileri bekledim. Sakin sakin balkonda kendimle konuştum. Söz verdim bazı şeyleri geride bırakacağıma. Derken zaten kalktı bizimkiler, kahvaltı ve ardından çıktık dışarı.
Çok sevdiği Maşukiye’ye gittik. Yürüdük, mis gibi havayı soluduk. Sonra ver elini Kartepe. Ancak orada bir yerde durmadık, baktık ve oradan göl kenarındaki restoranlardan birine gittik. Kimse yok, sadece biz. Daha önce defalarca gitsem de, burada da her gün sahil havası alsam da, orası kesinlikle bir başka. O sade hayat sanırım beni çeken. Sosyal medya sağolsun, yer bildirimi yaptığımı gören arkadaşım aradı, koştuk ona gittik. Çocuklar oynadı, biz takıldık. Yaklaşık üç yıldır görüşemiyoruz. Şaka gibi. Ne zaman bir program yapmaya kalksak mutlaka sonra olmuyor. Şeytanın bacağını Sapanca’da kırmış olduk. Sen şurada aynı şehirde yaşa ve görüşeme, orada buluş. Akşam yemeği koşturması derken, yine 12 gibi uyuduk sanırım. Sanırım diyorum, çünkü orada saate hiç bakmadım. Sabah da yine kahvaltı sonrası otelden çıktık, bu kez daha kalabalık buluştuk. Ankara’ya taşınan arkadaşlarımızla da bir araya geldik. Göl kenarında yürü, sonra Natürköy‘e git derken, saati 4 ettik. Bu arada, Sapanca’ya giderseniz Natürköy’e uğramadan dönmeyin. Çocuklar için de şahane, büyükler için de…
Aslında Arkın bana “hadi bir akşam daha kalalım” dese, gıkımı çıkarmazdım. Ancak hem dinlenmek gerek hem de yazın zaten Atlanta’ya gideceğimiz için bütçeyi zorlamamak. Tam tadında bıraktık yani. Tadı damağımızda kaldı mı? Valla kaldı. Ancak dönüşte, affetmem, yine aynı yere giderim. Sabah uyanınca balkonumdan havuza girerim. Bir o kaldı içimde.
Daha sık yapmak lazım bu turları. Kendimi öyle iyi hissettim ki. Irmak zaten çok mutluydu. Hem otelde yaşıtları vardı hem de arkadaşlarını gördü, sadece bizimle kalmadı. Bu bile ona yeter zaten. Tek problem bizim diyet yalan oldu. Hem otelin yemekleri şahaneydi hem de her gittiğimiz yerde bir şey yedik, şimdi bu hafta aç gezeceğiz sanırım Arkın’la ikimiz. Irmak da tam tersi, yemedi.
“Peki iyi geldi mi” diye sorarsanız, geldi. Mis gibi geldi. Üstümdeki o negatif enerjiden eser kalmadığı gibi bazı konularda umut beslemeye bile başladım. Kendime haksızlık yaptığımı fark ettim. İyi ki gitmişiz. İyi ki Arkın ikna olmuş. İyi ki Irmak da seviyor gezmeyi… İyi ki siz de varsınız. Sahilde (28 Nisan) buluştuk. Sizi görmek öyle iyi geldi ki. Güne sizin enerjinizle başladığım için güzel geçti bence bu mini tatil. 🙂 Mayıs ortasında yine hafta için bir gün sahilde daha büyük piknik yapalım diyorum. Ne dersiniz? Bir de 5 Haziran’da Eskişehir’de olacağım. Detaylar, pek yakında, çok yakında…




Guzel bir tatil olmus,sevindim,darisi basimiza:) Well Done villasinda mutfak var miydi acaba? 19 aylik bir kizim var, onun icin yemek hazirlamam gerekebilir oradayken..
Merhaba. Hayır yoktu. Buz dolabı ve ısıtıcı vardı sadece