Merdiven kenarında yukarı ilk kim çıkacaksa götürmesi gereken torba, birkaç basamak üstünde çocuklar…
Ben de oynardım bu merdivenlerde, şimdi kızçe oynuyor.
Bu evin dili olsa da anlatsa bizim çocukluğumuzu… Geldim, yine dönesim yok İstanbul’a. Zaten sanırım bir akraba ziyareti nedeniyle birkaç gün uzatmak durumundayım kalış süremizi. Hazır bunu yapabiliyorken…
Anneanne&dede evi candır, baldır. Şaka gibi ama 15 kişi kalıyoruz evde. Her odada birileri. Hiç toplanmayan ve sürekli bir şeyler yenen sofra… Günde en az 5 kez çalışan bulaşık makinesi… Bahçede toz toprak içinde kalan çocuklar… (Şaka maka özgürlüklerini ilan ettiler!)
Çocukken de böyleydi. Az uyumadık birleştiriken koltuklarda…
Ne severdik bu kalabalığı… Ne mutlu ki giderek daha kalabalık oluyoruz… (Annemler 5 kardeş. En büyükleri annem, ardından 4 erkek… Her kardeşin 2’şer çocuğu, etti 10 torun. 5 de toruncuk. Şimdi iki toruncuk burada sadece, hep beraber toplanmak çok zor. Ancak işin güzel yanı, her fırsatta gelmek istememiz. Nasıl ki dedem, anneannem bir kez biel bize çocukken” aman ev kirlenir, dağılır” demedi, şimdi de aynen devam. Rahat hissetmese çocuklar, gelirler mi hiç? İsterler mi? Ne uyku saatimiz vardı, ne yemek… Aynısını Irmak’a yapmaya çalışıyorum şimdi. Öyle yoruluyor ki zaten, kendi uyumak istiyor.)
Kalabalık demişken… Irmak bebekken kalabalıkta ağlıyordu. Alışsın diye süreli kalabalık ortamlara sokuyordum, sürekli misafir çağırıyordum. Alıştı sonra… Seste de uyudu, ışıkta da. Sanırım biraz fazla alıştı, her gün sorar “Akşam misafir gelecek değil mi?” diye… Bana kalsa da her gün gelsin ama ne mümkün!!! Bu arada, o merdiven kenarındaki torba epey bir bekledi. “İlk çıkan götürsün” taktiği de pek işe yaramadı. :))
Tadını çıkarmak gerek böyle zamanların. Her ne kadar aklımdaki diğer şeyler kurcalasa da beni, yapmaya çalışıyorum bunu… Olduğu kadar artık… :)))
Her ne kadar aklımızı kurcalayanları bir kenara bırakamasak da bazen kaçarak beynimizi kandırabiliriz. Ekim zorladı, Eylül sonu zorladı; kendimi arkadaşımın yanında buldum. Bakmayın arkadaş...
Offf cidden bazen kadın olmak yoruyor beni. Keşke Arkın gibi olsam. En ufak bir sorunda 10 sene önceyi hatırlatmaya başladım. Anneme söylüyordum, ben yapıyorum...
Gecenin bir yarısı, zaten zor uykuya dalıyorum; hoooppp “uyan”… Biliyorsunuz, geceleri uyumakla ilgili sıkıntılarım var. Ne kadar yorgun olsam da o gözleri kapatamıyorum. Sürekli...
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...