Evet 37 olmak şahane, bir anda 61’e sıçramak zorlayabilir. Ancak birkaç dakika sadece. Sonra hemen döneceğim. Söz 🙂
Ama, çocuklarını okuttu, büyüttü, yetiştirdi, evlendirdi, torunlarını gördü. (Maşallah diyeyim burada..) Zorlanmadı mı? Kim bilir nasıl zorlanmıştır 26 ay arayla doğurduğu iki çocukla… Anneannem başka şehirdeydi, yardım edecek kimsesi yoktu. Babam çocuk bakımında çok da yardımcı olmazmış. Fakat yapmış işte. Bir şekilde yetişmiş. Şimdi kendi de inanamıyor bazı şeylere, o da kendi çapında pişmanlıklar yaşıyor. Sonra da geçmişi değiştiremeyeceği için gömüyor yine o duyguları kalbine.
Geleceğe gitmek istiyorum, merak ediyorum çünkü Irmak nasıl bir genç kız olacak diye. Ben de herkes gibi doğrularıyla yanlışlarıyla bir anneyim işte. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken ara sıra duvara toslayan. Annem gibi kendim büyütmek istediğim için bir süre çalışmayan, sonra okulla beraber freelance işlere başlayan. Ben de mesela annem gibi Irmak okuldan geldiğinde onu karşılamak istiyorum. Maddi gücüm yettiği sürece de bunu yapacağım. Ama işte soru işaretlerim var her zaman olduğu gibi… O bu durumdan memnun mu acaba? Bazen, özellikle de tatilin başından beri 24 saat beraberiz, arada çatışmalarımız oluyor. Hemen aklıma annemle tartışmalarımız geliyor. Duruyorum. O ne yaptıysa yapmaya çalışıyorum. Fakat şöyle bir gerçek var, ben 5 iken annem 29’muş. Daha sabırlıymış. Bir yandan da iş yapmaya çalışmıyormuş, daha çok odaklanıyormuş bazı şeylere… Sanki onun gibi olmak imkansızmış gibi geliyor.
Bence kusursuz bir annem vardı benim. Şimdi bakıyorum da “keşke bana bunu yapmasaydı” diyecek bir şey bulamıyorum. Hatta keşke biraz daha sert olsaydı. Hani ergenlik çağında anneden kaçar ya herkes, ben tam tersi anneme sığınmıştım. “Beni anlamıyorsun”u en az sayıda kullanmıştım. Beni anladığını biliyordum çünkü. Her şeyimi bilir annem. Hayatta hiçbir şeyi, ama hiçbir şeyi saklamadım ondan. Şimdi ben de aynısını yapıyorum ancak bazen dozu kaçırdım diye de düşünmüyor değilim.
İşte bu nedenle gitsem mesela 10 sene sonrasına, baksam nasıl bir 15-16 yaşında kız olacak, görsem. Sonra 20 sene sonraya gitsem, ardından 30 sene… Ki ben acaba o zaman var olacak mıyım, onu da bilmiyorum. Ama şöyle kapıdan bir baksam keşke… Bir görsem… Onun hayatını kurduğundan, mutlu olduğundan, sağlıklı olduğundan emin olsam. İmkansız ama istiyorum işte. Can bu, istemesine engel olamıyorum. 🙂 Siz de istemez misiniz geleceği görmeyi?
Her ne kadar aklımızı kurcalayanları bir kenara bırakamasak da bazen kaçarak beynimizi kandırabiliriz. Ekim zorladı, Eylül sonu zorladı; kendimi arkadaşımın yanında buldum. Bakmayın arkadaş...
Offf cidden bazen kadın olmak yoruyor beni. Keşke Arkın gibi olsam. En ufak bir sorunda 10 sene önceyi hatırlatmaya başladım. Anneme söylüyordum, ben yapıyorum...
Gecenin bir yarısı, zaten zor uykuya dalıyorum; hoooppp “uyan”… Biliyorsunuz, geceleri uyumakla ilgili sıkıntılarım var. Ne kadar yorgun olsam da o gözleri kapatamıyorum. Sürekli...
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...