Ben diyorum “ergenlik yıllarında öz güvenim sıfırdı bazı kişilerin yorumları yüzünden, ne salakmışım.”
O diyor “Bu kez baklavayı başka yerden aldım, beğendin mi?”
***
Ben diyorum “Birkaç proje var, acaba ne olacak?”
O diyor “Banyonun ışığı neden açık kalmış.”
Biz, Arkın’la arkadaştık. Birbirimizin her şeyini biliriz. Sonrasında başladı ilişkimiz. Eğleniriz birlikte. Anlarız da birbirimizi. Fakat işte, bir yönümüz öyle farklı ki, iki ayrı uçtayız. Ben konuşmayı, anlatmayı ne kadar seviyorsam, o tam tersi. Hele ki ortada negatif bir durum var ise, kapıyor ağzını. Bunları konuşmaz, düşünmekten de kaçar kendisi Ergenlikten konuşuyorduk, “Irmak’ınki nasıl olacak diy”e başladım söze. Kendiminkini anlattım. Birkaç kişinin “senin şuran kötü, benim buram daha güzel” sözlerini kafama o kadar takmıştım ki (amma salakmışım) burnumdan gelmişti kaç yıl. Çok sonradan fark ettim durumu. O da benim gibi olmasın diye anlatacaktım, baklavayla böldü Arkın beni. Sonra da “O zaman öyleymiş, şimdi öyle değil, sonuca bak” dedi.
Kendi açısından haklı. Fakat benim tarafımdan bakınca değil. Çünkü o yıllar insanın bilinçaltına çok şey koyuyor. Ve bu EMDR terapisine başladığımız zaman fark ettim bunu. Nasıl da içime işlediğini. Nasıl da o insanlarla şu an görüşmek dahi istemediğimi… Konuşsam, anlatsam, rahatlayacağım.
En sonunda sesimi yükselttim. “Bak” dedim, “Bir kız çocuk yetiştiriyoruz ve annesi olarak sana yaşadıklarımı anlatıyorum. Beni dinlemek zorundasın. Bunu benim için değil, kız babası olarak dinleyeceksin.” Evet belki bu da biraz erken bir hazırlık süreci oldu fakat konu açılmışken söylemek istedim. Tutamadım çenemi.
İstemiyorum çünkü Irmak’ın öyle üzülmesini. İş konusunda konuşurken de kaçıyor. “Sana olacak dersem, heveslenirsin ve üzülürsün sonra” diyor. E tamam da. Yıllarca bu iş olmaz diyen sendin. Altı sene önce ettiğim teklife hayır diyen sendin. Şimdi neden bunu yapıyorsun.
Bir mühendisle evli olmak böyle işte. Ya da onun gözünden bakınca çenesi hiç durmayan bir iletişimciyle… Artık tencere kapak mı demek gerek, körler sağırlar birbirini ağırlıyor mu, bilmiyorum ama böyle yuvarlanıp gidiyoruz işte. 🙂
Mühendisle evli olmayı da çok yazmıştım zaten. Yaz yaz da bitmez ki 🙂
Siz zaten gereken bütün ilgi ve sevgiyi gösteriyorsunuz sizi taki ettiğim kadariyla. Bu yüzden endişelenmeyin bence. Bu şekilde sevgi yüklemeye devam ederseniz kızınız böyle bir durumla karşılaş sa bile eminim umursamayacaktir. Hiç konusunu bile açıp ta negatifi çağırmayın derim. Ben öyle yapıyorum
Her ne kadar aklımızı kurcalayanları bir kenara bırakamasak da bazen kaçarak beynimizi kandırabiliriz. Ekim zorladı, Eylül sonu zorladı; kendimi arkadaşımın yanında buldum. Bakmayın arkadaş...
Offf cidden bazen kadın olmak yoruyor beni. Keşke Arkın gibi olsam. En ufak bir sorunda 10 sene önceyi hatırlatmaya başladım. Anneme söylüyordum, ben yapıyorum...
Gecenin bir yarısı, zaten zor uykuya dalıyorum; hoooppp “uyan”… Biliyorsunuz, geceleri uyumakla ilgili sıkıntılarım var. Ne kadar yorgun olsam da o gözleri kapatamıyorum. Sürekli...
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
Mühendis kafası diye birşey var, evet:)
Bir destan da ben yazabilirim tatlım!!!
yazzzzzzz
Siz zaten gereken bütün ilgi ve sevgiyi gösteriyorsunuz sizi taki ettiğim kadariyla. Bu yüzden endişelenmeyin bence. Bu şekilde sevgi yüklemeye devam ederseniz kızınız böyle bir durumla karşılaş sa bile eminim umursamayacaktir. Hiç konusunu bile açıp ta negatifi çağırmayın derim. Ben öyle yapıyorum