Biz Seminer

Doğumdan sonra cinsel hayat

3maymun

Seks. Cinsellik. “Aman Şebnem ne diyorsun sen? Ne yazdın öyle?” diyecekler, biliyorum. Desinler. Özelden yorumlar gelecek. Hazırım. Benim değil, onların sorunu. Evlilikte olsa dahi seks, cinsellik konuşulmayan ve ne yazık ki “tabu” olan bir mesele. “Ayıp”ların başında geliyor hatta.  Ve üzgünüm, ama ben bunu anlamıyorum, anlayamıyorum.

Bu hafta başında, 5 Mayıs’ta Uykusuz Anneler’in Nestle’nin İyi Büyüsün İyi Yaşasın platformunun desteğiyle düzenlediği, bence her çocuk sahibi karı kocanın dinlemesi gereken bir seminerdeydim. Yine bence, özellikle doğumdan sonraki süreç, en önemlisi. “Doğumdan sonra hiç sorun yaşamadık” diyenlerin sayısı çok az.

Sözü uzatmak istemiyorum, çünkü notlarım zaten uzun olacak. İşte Cinsel Sağlık Uzmanı Doktor Ece Hattat’ın “Çocuktan sonra cinsel hayat” hakkında anlattıkları:

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her 3 kişiden 1’i cinsel sorun yaşıyor.  İşin kötü tarafı, bu kimse ile paylaşılmıyor. Uykusuz Anneler’deki ankete göre kadınların yüzde 70’i “Cinsel hayatınızdan memnun musunuz?” sorusuna “Hayır” demiş. Bu “hayır”ın nedeni konuşulmadıkça çözüm bulunamıyor ve aslında çığ gibi büyüyor.

Evli çiftlerin yaşadığı cinsel sorunlar: İsteksizlik/Libido Kaybı, Uyarılma Sorunu, Orgazm Problemi, Kasılma, Cinsel Ağrı, Zevk Alamama, Cinsellikten Soğuma, Konsantrasyon Zorluğu ve Hepsi!!! Önce hepsi doğumun ardından psikolojik olarak başlıyor, tedavi olmadıkça da fizyolojik bir sorun haline geliyor. O zaman da zorlaşıyor. Bir de şu var ki:

Biyolojik olarak herhangi bir cinsel fonksiyon sorunu yaşamamamız, cinsel hayatımızda mutlu olduğumuzu göstermiyor.

Duyunca hiç şaşırmadığım bir şey de şu: Çeşitli çalışmalara göre kadınlar erkeklere oranla çok daha fazla cinsel sorun yaşıyor. Jinekolojik problemler, hormonel değişiklikler, stres, psikolojik problemler, hareketsizlik, fazla kilo buna neden olan faktörlerden.

Diyelim ki, böyle bir sorununuz var. Kimseyle paylaşır mısınız? Bu soruya okuyanların yarının “hayır” diyeceğini biliyorum. Çünkü yine anketlere göre kadınların yüzde 50’si problemlerini paylaşmamaktan yana. Doktoruna, arkadaşına ve hatta eşine bile danışanların sayısı oldukça az. Her 10 kadından biri! Hatta İngiltere’de yapılan bir ankete göre boşanmaların yüzde 50’sinin nedeni cinsel sorunlarmış. Hiç konuşulmadığı düşünülürse, aslında bu orana şaşmamak gerek.

Peki doğumdan sonra neden cinsel isteksizlik görülüyor? Çünkü cinsel arzuyu tetikleyen iki hormon, östrojen ve testosteron düşüyor, emzirme sırasında salgılanan “bağlılık hormonu” oksitosin yükseliyor. İtalya’da yapılan bir araştırmaya göre doğumun ardından erkeklerin de testosteron seviyelerinde düşme görülüyormuş. Cinsel ilişki sıklığı azaldıkça, bu hormon düşüyor. Ve ileride de hastalığa dönüşüyor.

Doğumdan sonra kadınlarda neden cinsel isteksizlik oluyor?

  1. Cinse ağrı – kasılma: 10 kadından 9’u bunu yaşıyor. Hatta yüzde 25’i 18 ay hissediyor. Cinsel ağrı olmasına rağmen ilişki devam ediyorsa, ağrı daha da artıyor. İsteksizliğe neden oluyor. Her seferinde “zevk almayacağım” diye başlandığında da hüsranla sonuçlanıyor.

  2. Kadın vücudunu beğenmiyor: Fazla kilolar, değişen vücut yapısı. Kadın, vücudunu beğenmediği için ilişkiye odaklanamıyor.

  3. Depresyon – Anksiyete: İşte aslında u gibi durumlarda cinsel ilişki sıklığı artmalı. Çünkü seks, mutluluk hormonu salgılamaya neden oluyor.

  4. Yorgunluk: Yorulmayan anne var mı? Bebeğin uyku saati, çiftlerin de saatlerini değiştirdiğinden yeni ritüeller oluşturmak gerekebiliyor.

  5. Uykusuzluk: Yoruma gerek yok 🙂 İtirazı olan???

  6. Mahremiyet: “Ya çocuk uyanırsa ya bizi görürse” endişesi…

Ece Hattat, her 5 çiftten birinin aseksüel evlilik yaşadığını söylüyor. “Aseksüel evlilik” tanımı, yılda 10 kez ya da daha az birlikte olan çiftler için kullanılıyor. Hattat, seks hormonlarının düşmesini engellemek için 2.5-3 haftadan fazla ara verilmemesi öneriyor. Ve tabii “ne kadar sıklıkta olmalı” sorusunun net bir yanıtı yok. Çift ne şekilde mutlu oluyorsa, o kadar olmalı. Haftada 4 kez birlikte olmak iyi bir cinsel hayatı göstermiyor. Bu birlikteliklerde ağrı var mı, iki taraf da tatmin oldu mu gibi detaylar var. İşte bu nedenle nitelikten ziyade nicelik ön plana çıkıyor. “Cinsel hayatımızdan memnun muyuz” sorusuna verilen yanıt önemli olan. Tabii cinsellik dendiğinde akla sadece birleşme gelmemeli. Asıl tanımı aynen şöyle:

“Eşlerin yaşadığı tüm fiziksel ve duygusal yakınlaşmalar” = Cinsellik.

Hamilelikte cinsellik

Öncelikle, doktorunuza danışmalısınız. Bazı durumlarda hiç önerilmiyor. Sağlıklı ilerleyen bir gebelik olduğu düşünülürse, yine doktora danışmaktan fayda var. Ancak ilk aylarda yaşanan halsizlik ve son aylardaki ağırlık düşünüldüğünde, ikinci trimester en rahat dönem gibi, görünüyor. Ve her kadın farklı hamilelik yaşadığından bununla ilgili bir genelleme yapmak zor. Çiftlerin yapması gereken: Birbirleriyle konuşmak ve jinekologdan görüş almak. Eğer birlikte olmalarında bir sorun yoksa, yeni ritüeller oluşturmak.

Diyelim ki, sorun büyük. O zaman ne yapmalı?

  1. Alarmları dikkate almak. İsteksizlik, kasımla, ağrı, kuruluk gibi alarmları görmezden gelirsek hiçbir çözüme varamayız.

  2. Hazırlık. “Nasıl hazırlık yapılıyor?” derseniz… İşte bu çiftlere bağlı. Ona göre ortam hazırlamak, çeşitli faktörleri devre dışı bırakmak birbirinize özel zaman ayırmak…

  3. Konuşmak. Anlatmak. Paylaşmak. Cinsel zekayı artırmak. Yani kısacası ne istediğimizi, ne beklediğimizi eşimizle paylaşmak. Ve güzel bir yorum yaptı Ece Hattat: “Skora değil, kaliteye önem verin.”

Şimdi, bize yapılan sunumdan ekran görüntülerini paylaşmak istiyorum sizlerle. Eminim onlardan da yeterli ilgileri alacaksınız.

Aslında Uzman Psikolog Fatma Tosuntaş’ın “Eş ilişkisinin bebeğe etkileri” hakkında anlattıklarını da yazacaktım ancak çok uzun oldu. O da bir sonraki yazının konusu olsun. Şimdilik bu kadar. Slyatlara bakmayı unutmayın…

DSC_0024

DSC_0025

DSC_0027

DSC_0028

DSC_0034

DSC_0035

DSC_0037

DSC_0038

DSC_0039

DSC_0040

DSC_0041

DSC_0044

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı