Biz Cimcirik & Ben

endişe mi paronaya mı?



Irmak tam 3 yaş, 2 ay, 3 haftalık… Bir yaşından beri bırakıp çıkıyoruz gece ayda bir ya da iki. Ama saat kaç olursa olsun eve dönüyoruz. Kendi evinde kalıyor, uyanınca bizi görüyor. Benim bitmek bilmeyen paronayalarım yüzünden annemlere de bırakmadım kalması için. Evinde olsun istedim annem baksa bile… Zaman geçtikçe daha zor bırakır oldu bizi, ben de onu. Arkın bu konuda benden daha rahat. Hem annemlerde de kalmayı öğrenmesi gerektiğini düşünüyordum hem de bırakamıyordum. Bu yıl 15 Haziran’da Cunda’da arkadaşımızın düğünü var ve kızı götüremiyoruz. Bir geceliğine gidince yollarda sürünür, karavanda kalacağız çocuk perişan olur diye götürmeme kararı aldık. Gelin görün ki, Irmak ne yapacak diye içim içimi yiyordu. Arkın ve annem “hadi bir deneme yapalım” dedikçe, ben “hayır” diyordum her zamanki gibi…Fakat insan mecbur olunca “hayır” diyemiyormuş. Bugün, 17 Mayıs, sevgili kocam deviasyon ameliyatı oldu. Şimdi her ne kadar iyi olsa da, bana ihtiyacı olmasa da gece  yalnız bırakmak olmaz. Hem belki gece ağrısı olur, yanında kalmak istedim. Dün gece bizde Gonca Abla kaldı. Plana göre de ameliyattan sonra annem bize gidecekti, ben akşam yemeğine gidip, gece onu uyutup geri dönecektim.


Plan değişti tabii. Öncelikle biz sabah evden çıkarken ağlama krizine girdi benim cadı cimcimem. Resmen yere yapıştı, Gonca Abla çekmek zorunda kaldı. Ağlaya ağlaya çıktım hastaneye getirmemiz gereken, yanımızda olmasını planlayan her şeyi evde unutarak. (Biz çıktıktan 30 saniye sonra susmuş ve bir daha konuyu açmamış, o ayrı. Ben de terliklerimi, kiabımı, gece refakatçi yatağında yatarken giyerim diye düşündüğüm eşofmanlarımı, bilgisayarı unutarak çıktığımda kaldım.) Geldik, ameliyat çok güzel geçti, kocanın ağrısı olmadı da bizde plan değişti. Annem de daha rahat etsin, Irmak’a da değişiklik olsun diye anneme “istersen size götürmeyi teklif et” dedim. Aldığım cevap “Sizin işinizin çıktığını ve gece gelemeyeceğinizi söyledim, tepki vermedi, deneyelim” dedi. Hoşuma gitti. Sürekli “ben anneannede kalmam, ağlarım çok” diyen çocuğun kabul etmesi yüzümü güldürdü.


Ya …sa

Ben de bunun üzerine eve uğramamaya karar verdim. Çünkü beni görünce yine ağlayacaktı, yine zor anlar yaşanacaktı. “Hadi dedik bu Cunda öncesi deneme olsun.” Olsun canım olsun da bilgisayar ne olacak? Nasıl gidip alacağım annemin de yanında kendi evine götürdüğü bilgisayarı. Ona da çözüm bulduk, annem apartmanın altındaki kebapçıyı aradı, bilgisayarı aldılar, ben apartmana yaklaşınca çocuklar çıktılar ve bilgisayarı ulaştırdılar. Şart mı bilgisayar? Arkın’a göre evet, dizi izleyecekmişiz…

Şimdi aklımda tonlarca soru var. Bunları da koca can maç izlerken yazıyorum. Yazıyorum çünkü aşağıdakilerden herhangi birini ona söylesem bana çok kızacağını biliyorum. Ben de çareyi yazarak rahatlamakta buldum.

*  Annemlerde kenarı korumalı yatak yok, gece düşer mi yataktan?

Balkonun kapısını açık unutup içeri giderler mi? Evde herhangi bir cam açık olur mu?

Şampiyonluk kutlamalarını izlemek için cama çıkarlarsa ve !!!!!!!

Gece çok ağlarsa…

Salona hızla koşup sehpaya çarparsa.

Annemler cam açık bırakıp yatarlarsa bizim cadı gece kalkarsa ve onu duymazlarsa…

Ayrı ayrı yerlerde kalırken deprem olursa…

Kızımın dibine kadar gittim ama ona görünmedim. Ya bizi görmemek onda travmaya neden olursa

 * Annem onu uyuturken ondan önce uyuyakalırsa, odalarındaki balkonun kapısı açık kalırsa, camın önünde de iskemle olursa…

Oyun grubuna bile ağlayarak giden çocuğu bir de gece bırakarak bizden nefret etmesini sağlıyorsak…


Neymiş?

Aklımdan bir tane bile iyi şey geçmiyor. Sonra bana neden kendine “manyakanne” diyorsun diye soruyorlar. Güven sorunum olduğu kesin. Bu böyle gitmez ki işte… Irmak 5 aylıkken de kimseye bırakmam, bir dakika bile bırakmam derken babam acilen by-pass olup 5 damarı değişince eşek gibi bıraktım ama her gün hastaneye koştuğum için.


Neymiş Şebnem?

*  İnsan mecbur kalınca her şeyi yapıyormuş.

Irmak seni parmağında oynatıyormuş. Sabah “ne zaman bize geleceksin” dediğinden beri bizi bir kere sormamış, demek ki duruyormuş.
Çocukların da kendi iyilikleri, gelişimleri için arada anneannede, babaannede kalmaları gerekiyormuş.
Anneanne ve babaanne yakın oturuyorlarsa arada bir bundan faydalanmak gerekiyormuş.
İnsanlar arada bir çocuklarını bırakıp tatile bile gidince bu onları kötü yapmıyormuş.
Muş muş muş…

Sürekli kendi kendime konuşuyorum. Ne olacak bu durumum bilmiyorum. Allah akıl fikir dağıtırken ben nerdeymişim, onu zaten bilmiyorum. Fakat o kadar da vahim durumda olmadığımı düşünüyorum bir yandan. En azından kendimi tutabiliyorum. Bilgisayarı almaya gittiğimde kendimi tuttum, kapıyı çalmadım. Bunun benim için ne kadar büyük bir adım olduğunu tahmin bile edemezsiniz.

Her ne kadar basit bir operasyon olsa bile, narkoz meselesi yüzünden Arkın ameliyata girerken aklımdan geçenleri yazmayayım bile.

Evet, endişe ötesi hisler beslediğim doğru. Kendimi törpülemeye çalıştığım daha da doğru. Olacağım, ben de normal bir anne olacağım. Çalışmalarım tam gaz devam ediyor. Çalıştığım için duyduğum vicdan azabı eskisine göre daha az mesela. Demek ki uğraşınca oluyor!

Kendimle çelişerek, duygularımı bastırarak, biraz zorlayarak da olsa başaracağım bu işi.

Tamam, sustum. Kocayla ilgilenmek gerek. Kızımı özledim diyorum ve kaçıyorummmmmm

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı