Geçen haftadan bu yana Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz’dan aldığım bilgileri paylaşıyorum. Elime geçtikçe devam da edeceğim. Çünkü bunlar hepimizin merak ettiği konular.
Yeni konu: Mükemmeliyetçilik
Bu benim çok merak ettiğim bir konu. Çünkü çok kişi görüyorum her şey kusursuz olmalı diyen. Bende de sadece iş konusunda vardı eskiden bu durum. Geçti çok şükür… Zor oldu, ama yendim. Dr. Mehmet Yavuz diyor ki:
Başarılı bir çocuk yetiştirmek adına ebeveynlerin farkında olmadan yaptıkları hatalar çocuklarda mükemmeliyetçilik duygusunun ilk tohumlarını oluşturuyor. Aile tarafından öğretilen her davranış çocukların ileride nasıl bir kişiliğe sahip olacağını belirler. Mükemmeliyetçi kişiliğin gelişmesindeki en önemli etkense ebeveynlerdir. Çocukların psikolojik ve duygusal gelişimlerini sağlıklı bir şekilde tamamlamaları için ebeveynlerin mükemmeliyetçilik tuzaklarına düşmeden çocuğa huzur, sevgi ve paylaşımın hakim olduğu bir ortamı sunması önemli. Araştırmalar baskıcı ailede büyüyen çocukların mükemmeliyetçi bireylere dönüştüğü yönünde. Mükemmeliyetçilik, kişinin tüm hayatını etkileyen mutsuzluk ve depresyona davetiye çıkaran patolojik bir durum.
“Mükemmeliyetçilik dost sanılan bir düşmandır”
Küçük yaşlardaki çocuklar ebeveynlerinin kusurlarını göremedikleri için onları mükemmel zannederler. Bu yüzden de kendilerine yöneltilen her eleştirinin doğru olduğuna inanırlar.
Anne babadan birisinin bile mükemmeliyetçi bir tutuma sahip olması çocukta bu tutumunun gelişimine neden olabilir. Çünkü mükemmeliyetçi kişiliğin altında yatan neden çocukluk dönemde gizlidir. Çocukları için daima en iyisini hedefleyen, başarı odaklı, çocuklarını hep başkalarının başarılarıyla kıyaslayan ebeveynler için “mükemmeliyetçi” denilebilir. Zaman içinde çocuğun bilinçaltında şöyle bir düşünce gelişir sevilmek, takdir edilmek ya da onaylanmak için başarılı olmalısın. İhtiyaçlarının ya da sevilme arzusunun ancak başarılı olduğu zaman karşılanacağını düşünen çocukta mükemmeliyetçi özellikler gelişmeye başlar.
Çocuklar koşulsuz sevilmeli…
Çocuklarda özgüven duygusunun dış etmelere bağlı olarak gelişmemesi için onları koşulsuz sevmek gerekiyor. Böyle davranırsan seni severim, böyle yaparsan seni sevmem gibi mesajlar çocukların ruhsal ve bilişsel gelişimini olumsuz etkiliyor. Ebeveynlerinden koşulsuz sevgiyi alamayan, fazla eleştirilen ve eksikleri sürekli söylenen çocuklarda yetersizlik hissi ve hata yapma korkusu gelişiyor. Bu çocuklar eleştirilerden korunmak için hata yapma korkusu içinde mükemmel olmak için çaba harcarlar. Sevgiyi kazanmanın başarıya bağlı olduğunu düşünerek tüm yaşamları boyunca da patolojik bir şekilde başarılı olmaya çalışırlar.
Kusursuzluğu arama çabası depresyona davetiye çıkarıyor
Mükemmeliyetçilikle, elinden geleni yapmak arasında önemli bir fark vardır. Mükemmeliyetçi kişi yaptığı işi ilk seferde hatasız bir şekilde yapmak isteyen kişidir. Karşılaştıkları olayları “siyah ya da beyaz”, “mükemmel ya da berbat” olarak görürler.
Kendilerine yüksek hedefler koydukları için yaptıkları her işte yeterince başarılı olmadıklarını düşünürler. Asla hata yapmamaları gerektiğine inandıkları için yaptıkları işlerden kuşku duyarlar bu yüzden mutluluk ve doyum alamazlar.
Mükemmeliyetçi çocukların özellikleri
-
Karar vermekte güçlük çekerler.
-
Hata yapmaktan korkarlar.
-
Ödev ya da çizim yaparken silgiyi çok fazla kullanırlar. Kendilerini arkadaşlarıyla kıyaslarlar.
-
Düşük not aldıklarında suçluluk hissi duyarlar.
-
Başkalarının eleştirilerine karşı daha duyarlı ve kırılgandırlar.
-
Sosyal ilişkilerinde onaylanma ihtiyacı duyarlar.
-
En iyiyi yapmaya çalıştıkları için işlerini zamanında bitiremezler.
-
Yeterince iyi olmadıklarını düşündükleri için hiçbir zaman başarılarının keyfini çıkaramazlar.
Sağlıksız mükemmeliyetçilik çocuğun kapasitesinin altında başarı elde etmesine, yüksek düzeyde sınav kaygısı yaşamasına neden olabiliyor. Çocuk en iyi olmalıyım, sınıf birincisi olayım, notların düşmemeli derken ondaki tüm bu kaygılar mutsuzluk, depresyon, obsesyon, sosyal kaygı gibi rahatsızlıklara neden olabiliyor.
Ailelere ne gibi sorumluluklar düşüyor
-
Çocuklarına “proje çocuk” gözüyle bakmayın. Kendi hayatınızda gerçekleştiremediğiniz hedefleri ve hayalleri çocuklarınız üzerine yüklemeyin.
-
Onları geçiştirmeyin. Size ne söylemeye çalıştıklarını dinleyin ve uygun cevaplar verin.
-
Eleştirileriniz yıkıcı değil, yapıcı olmalı. Çocuğun kişiliğini rencide edecek şekilde değil davranışa yönelik olmalı.
-
Aşırı koruyucu ve otoriter olmaktan kaçının.
-
Çocuğunuzun beceri ve yeteneklerinin üstünde beklentiler içinde olmayın.
-
Küçük de olsalar, anne babadan bağımsız bir birey olduklarını unutmamalı.
-
Aile bu durumla tek başına mücadele edemiyorsa psikolojik destek almalı.