Aslında bunu buraya yazmak istemiyordum. Kişisel Facebook hesabımda sık sık dile getiriyorum.
Belki de yeri burası değil. Fakat bu Sevgililer Günü’nden değil de reklamlarından fenalık geldi.
Gençken kutladım, kabul. Yemeğe çıkmak, buluşmak için güzel bahaneydi. Hani “tutup da özenti bir gün, kutlamadım” demeyeceğim. Yok bizim geleneklere uygun değil de demeyeceğim. İşin o kısmına takılmam hiç. Özenti ya da değil, bir gün de olsa herkesin “sevgi kelebeği” olması hatta bazılarının rol yapması bile hoşuma gidiyor. Bir çaba var en azından. 🙂 Benim derdim, kutlama şekli. Sağa baksam pırlanta reklamı, sola baksam başka bir pırlanta reklamı. Fenalık geldi. Aynı şey başka özel günler için de geçerli.
Neden pırlanta? İnsan sevdiğine sadece pırlanta mı alır? Pırlanta almayan, alamayan sevmiyor mu? Çoğu kadın sever takıyı. Ben de severim. Takarım da. Saklamaya da kızarım. Varsa takarsın, varsa kullanırsın. Takıyı da, çantayı da, masa örtüsünü de, tabak çanağı da…
Gerçi ben aksesuarın her türlüsüne bayılırım. Neden yapıldığı değil, nasıl göründüğüne vurulurum. Bu nedenle klasman dışı olabilirim. Neyse… Burada konu benim neyi sevip sevmediğim değil, “zoraki hediye” meselesi. Bu pırlanta alma baskısına tepkili biri olarak erkeklere hediye alternatifi sunmak istedim. Eşleri için. Bana neyse 🙂
Kaldırın o broşürleri. Manevi hediyeleri düşünün derim ben…
Bir akşam kız arkadaşlarıyla baş başa çıkmasını, biraz kafa dağıtmasını teklif edin.
Bebek uyandığında, “hadi karıcığım sen uyumaya devam et, ben ilgilenirim” deyin.
“Bir hafta boyunca yemekler benden, sen çocuğumuzla ilgilen” teklifi harika olur mesela.
İş yerinden bir gün izin alın, çocuğunuz okuldayken baş başa dışarıda bir gün geçirin. Yok yok alışverişe gitmeyin. Güzel bir kahvaltı, yürüyüş, sinema… İş mail’lerinize de bakmayın lütfen. Telefon dursun bir kenarda.
Bazen “Oyuncak sepeti çok karışmış, ben bir ayıklayayım” demeniz bile bir “pırlanta yüzük” kadar değerli olabiliyor. Gerçekten…
Tabii iki günlük bir tatil de harika oluyor hani. 🙂
Seviyor, seviliyorsanız her gün özel. Bu “hediye”leri tek günle sınırlı tutmayın. Sevgililer Günü bahane, sevmek şahane!
(Çok yorgun bir anımda yazdığım için hediye seçenekleri tek bir amaç, dinlenmek, ile sınırlı kaldı, farkındayım. 🙂 )
Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
Eğitime bakış açımı, verdiğim önemi hepinizi biliyorsunuz. Çok eskiden beri takip edenler, blogumu okuyanlar beraber büyüttük çocukları. Birbirimizin deneyimlerinden faydalandık. Şu bir gerçek ki...
Bu o kadar soruluyor ki, ben de böyle yazarak anlatmak istedim. Zaman ayırıp okursanız çok sevinirim. Benim için değil, çocuğunuz – çocuklarınız için. Yine...
Komik yazmaya alışkınım , böylesine değil… Ben yazarken gülerdim, siz okurken. Yeniden eskisi gibi olacak. Ama şimdilik içimden de başkası gelmiyor. Az önce koltukta...