Biliyorsunuz, sosyal medyada eğlenmek istedim. Baktım ki yüzümüz gülmüyor, bir gün oturttum sevgili kocayı telefonun karşısına. #arkinnaber diye başladım.
Bu, geçen gün paylaştığım videoda söylediğim gibi bize çok iyi geldi. İlaç oldu ilişkimize.
Çünkü, beraber eğlendiğimizi gördüm. Eve geliyor, televizyon kumandasını eline alıyor. Ve dünyadan kopuyor. Gün içinde kim ne yapmış, kimsenin birbirinden haberi yok. Videolar sayesinde ne oluyor. Zaman geçiriyoruz. Birlikte zaman geçirip, keyif alıyoruz.
Hani biz kitap okuma saati yapacaktık Irmak’a alışkanlık kazandırmak için? Hani biz her akşam birbirimize gün içinde olanları anlatacaktık Irmak da anlatsın diye. Yok.
Hepsini ben yapıyorum Irmak’la.
Tamam anlıyorum. Yorgun. Yoruluyor. Ben de armut toplamıyorum ama.
İşin fenası, o televizyon karşısına geçince, Irmak da bir şeyler izlemek istiyor.
Benim televizyona olan tepkimin aşırı olduğunun da farkındayım da, elden gelen bir şey yok. Sevmiyorum. Sevmeyeceğim.
Neyse, videolarla eğlenmek istedim. Hatta eğlendirmek de. Her evde yaşananları yansıtmak istedim. Sadece Arkın’la da çekmeyeceğim. Aklımda deli fikirler var havada uçuşan. Uzun zaman sonra bir şey için heyecanlandım diyebilirim. Meğer yitirmişim heyecanımı.
Tam heyecan doruktayken, HT Hayat dedi ki, biz de yayınlayalım. Uçtum havalara. Hatta erkek erkeğe tatil videosunu yayınlamışlar bile. Nasıl hoşuma gitti anlatamam.
Ancak bir şey açıklamak istiyorum videoyla ilgili. Şimdi buradaki asıl mesele, benim neden dahil olmak istemem… Eskiden biliyorsunuz, uçak korkum vardı. Yendim. Ta Amerika’ya gittik bu yaz. Şimdi istiyorum ki madem yurt dışı tatili planlıyor, o zaman “artık uçabilen” karısı da dahil olmalı. Nihayet yılda bir kez buna bütçe ayrılabiliyorsa, istemek en doğal hakkım diye düşünüyorum. Zaten balık tutmaya gidiyor, zaten bazen Bilecik’e arkadaşlarıyla gidiyor. Ayrı tatil yapmaya karşı değilim, derdim yukarıda anlattığım gibi. Tek derdim de bu olsun.
Madem eğlenmek için yola çıktık, o zaman hep beraber eğlenelim mi? Zaten yeteri kadar karamsar ve zor günler yaşıyoruz. Başka şeylere odaklanmak benim ilacım. Yoksa bir bakıyorum dağılmışım ve toparlayamıyorum.
Fotoğraf da, 1995 10 Haziran’dan. 17’nci yaş günüm… O zamandan beri kesintisiz beraber olmasak da, inişli çıkışlı yılların sonunda evlenmiş olsak da, birbirimizi sevsek de bazen inanılmaz zor günler yaşıyoruz. Ve ben öyle günlerde işte yeniden canlandırmaya çalışıyorum ortalığı. Çünkü biz kötüysek, evde nefes alınmıyor sanki. Irmak’a çaktırmamaya çalışsak da o da çok geriliyor. Biri fedakarlık yapacaksa evdeki atmosfer için o, ben olmalıyım.
Akşam tartıştık, sabah bir şey olmamış gibi aradım mesela. Aramasam, telefonu açmasam uzar da uzar. Kimsenin evindeki huzur eksilmesin. İş, para gelip geçer ancak sağlık ve huzur gitti mi, yerine yenisi gelmiyor ki…
Geçen gün de yazmıştım. Bana öneri yapabilirsiniz. #seboyla1dakika için bütün önerilere açığım. Ama video çektiğim kişi Arkın bile olsa, kimsenin konuyu önceden bilmesini istemiyorum. Mesela annemle olan bu video için babam sanırım bozulmuş bana. Cevap hakkı istiyor. Tamam, çekeceğim. Aynı soruyu sormayacağım ki. 🙂
Bu videolar sakın bitmesin. Benim eşim de tıpkı eşiniz gibi düşünüyor çoğu konuyu. Onla seyrediyorum ve her defasında çok mantıklı olduğunu savunuyor; yani benim ve sizin düşüncenizi eleştiriyor 🙂 Videolar amacına ulaşıyor. Instagram, Twitter hesapları yok, Facebook’a da laf olsun diye giren birisi. Ama geçen gece otururken “Hani şu instagramda karı koca video çekiyorlardı ya yenisi yok mu?” diye sordu. Ben bir mutlu oldum, demek ki kadınların ve erkeklerin farklı düşündüğünü görüyor ve yenilerini merak ediyor 🙂 İyi ki varsınız.
❤❤❤ siz de iyi ki varsınız
Bugüne kadarki videolarınızdan da en çok annenizle olana gülmüştüm 🙂 gerçekten çok tatlı bir anneniz var. sizin ışığınız da anneden sanırım 🙂
Evlilik gelgitleriyle bile güzel. ne kadar bunalsak da, ah bekarlık desek de yine de eve geldiğinde huzur duyduğun biriyle birlikte hayatı kurmak muhteşem birşey..