E bence de öyle. Her konuda öyle. “Neden oyuncaklarını toplamadın”dan tutun da “Neden çalışmadın, neden zayıf aldın”a kadar sorgulamak, kızmak en kolayı! Şimdi yarın karne günü ve birçok evde heyecan var. Bazılarında ise çocuklarda endişe. “Zayıf gelecek mi? Gelirse annemler kızacak mı?”
Gelişen teknoloji velilere, çocuklarının notlarını her an izleme olanağı veriyor olsa da “karne zamanı” hâlâ özel olma vasfını koruyor. Tam da bu noktada anne babaların, çocuklarının karnelerine, hele de bu karne kötü notlarla doluysa nasıl tepki verecekleri son derece önemli. Nuh’un Gemisi Çocuk Terapi ve Aile Danışmanlığı Merkezi‘nden Çocuk Gelişimi Uzmanı ve Psikolojik Danışman Rehber Ayşim İncesulu, anne babaları “eleştirmenin ve suçlamanın tuzaklarına düşmemeleri” konusunda uyarıyor. Ben de bu yazıyı buraya koymak ve paylaşmak istiyorum.
Eğer çocuğumuz ilkokul ya da ortaokulda ise artık kendini bir yetişkin gibi değerlendirebilecek olgunluktadır. Notları nedeniyle zaten üzgündür ve anne babasından gelebilecek tepkilerden dolayı da gergindir. Kötü karneye kızarak tepki vermek en kolayıdır. Ama böyle davranmak çocukta öfke, mahcubiyet, kırgınlık ve motivasyon düşüklüğü yaratmaktan başka işe yaramaz.
Anne babalar nasıl davranmalı?
Anne babalar, karneyi çocuklarıyla birlikte incelemeli ve ikinci dönem nelere dikkat etmesi gerektiğini yine ona sormalı, nasıl destek alabileceği ve neleri daha iyi planlaması gerektiğiyle ilgili sohbet etmelidir. İşte anne babalar böyle yaptığında çocukları onları dinler.
Çocukların, “Sadece iyi not aldığımda, derslerimde başarılı olduğumda değerliyim. Yoksa annem ve babam beni sevmez” diye düşünmelerine izin verilmemesi gerekiyor. Anne babaların çocuklarına verecekleri en önemli mesaj şöyle olmalı: “Önemli olan senin mutluluğun, başarma güdün ve özgüvenindir.”
Çocuklar, sevginin ön koşulsuz olduğunu hissetmeli
Anne babalar, çocuklarına duydukları sevginin ön koşulsuz olduğunu hissettirmeli, onları sevgi ve şefkatle sararak “doğru”ları işlemelidirler. Çocukların her ne olursa olsun güvenle koşup gelecekleri tek yer anne babaları olmalıdır, yoksa çocukların gruplar içine çekilmesi ve “doğruları” onlarla öğrenmesinin yolu açılmış olur.
Çocukların sevgiyle ama sınırlarını ve sorumluluklarını bilerek büyümeleri gerekiyor. Böyle yapılırsa hayata hazırlanmanın temel taşları doğru yerleşir. Unutmayalım ki çocuklarımız bize değil, geleceğe aitler.
Bizde de bir heyecan var ancak yansıtmıyoruz. Aslında bir haftalık ara tatil öncesi bir karne almıştı Irmak, karneden çok değerlendirme raporu diyelim. Yarın okulda tören olacak sanıyordum. Yokmuş. Nedeni de okulun karnenin sadece bir geri bildirim aracı olduğunu düşünmesi ve özel bir anlam yüklenmek istememesi. Hatta bize gönderilen e-posta’da dediler ki “Her öğrencinin gelişim sürecinin, farklı ve bireysel olduğunu dikkate alarak değerlendirmenizi rica ederiz.” Nasıl hoşuma gitti anlatamam. Kendi çocukluğumu düşündüm. Notlarım her zaman çok iyiydi ilkokulda. “Hepsi Pekiyi” geleceğini bilsem de hep bir karın ağrısı olurdu. Öğretmen adımı söylediğinde, gidip karnemi alıp elini öptüğümde korkarak bakardım “iyi” görecek miyim diye. Ne saçmaymış değil mi? “İyi” gelse kaç yazar, “Pekiyi”geldi de ne oldu? Annemlerden asla okul konusunda baskı görmememe rağmen şimdi yazarken bile o karın ağrısını hissettim. Hep söylüyorum, Irmak ilkokulda benim gibi hırslı olmasın diye. Ve şimdi olmayacak diye seviniyorum. Yani yarın bizim için öyle sıradan bir gün olacakmış da, yalan yok, merak ediyorum. Hem de ilk resmi karnesi. 🙂
Yine sözü uzattım. İlkokulda karneler söz etmez belki anne babalar ama… Ortaokul-lise dönemindeki çocukları üzmeyelim. Kızmak, sinirlenmekten başka yöntemler de var.