Röportaj

Yasemin Pakkan Okulları

Evet biz okul bakma ve seçme sürecini atlattık, hatta sizlerin huzurunda atlattık. 🙂 Ancak araştırmaya, düşüncelerimle örtüşen okullar olursa yazmaya devam edeceğimi söylemiştim. Hepimizin beklentileri, bakış açıları farklı ve gördüklerimi paylaşmak benim görevim diye düşünüyorum. Tamam, sazı elime almıyorum. Eğitim söz konusu olunca söyleyecek çok şey var. Fakat sustum, uzatmıyorum ve başlıyorum.  Yalnız tıpkı kızıma okul ararken yazdıklarım gibi uzun, baştan söyleyeyim.

Benim yaşımdaki, üç aşağı beş yukarı aynı yaşta olduğum çoğu kişi Yasemin Pakkan adını bilir. Hatta anneleri bilir. Nitekim benim annem “Yasemin Pakkan ile görüşmeye gideceğim” dediğimde şıp diye tanıdı. Evet sonrakiler, daha gençler de var ama benim aklımda kalan bizim zamanımızdaki Anadolu liseleri ve kolej sınavlarına hazırlananlara büyük başarı sağladığı…

Ve duydum ki Yasemin Pakkan okul açıyor, kendi adıyla. Araştırdım, okudum tüm detayları. Ardından da gittim yanına. Beykoz’a, inanılmaz yeşillikler içindeki okula. Zaten binada oturmadık. Uzun zamandır ilk defa açık havada röportaj yaptım, balkonsuz evde yaşayan bir olarak mis gibi geldi.

Şimdi size soru cevap yazmayacağım. Aklımda kalan her şeyi aktaracağım.

Beykoz’da, Türk Alman Üniversitesi’nin içindeki kampüste buluştuğumuzda hiç ama hiç binaya giresim gelmedi. Bahçede sohbet ettik. Yasemin Hanım diyor ki: “Her çocuk özeldir, bireydir ve kendine en uygun eğitimi hak eder.” Öğrencileri bireysel olarak tanımak, ihtiyaçlarına göre en doğru sosyal, duygusal ve akademik desteği sağlamak, değerler kazandırmak ilk hedefleri.

Müzik, resim, beden eğitimi ve aktivite derslerinde Türk öğretmenlerin yanında yabancı öğretmenler de çalışmalar yapacak. Okulda ilk dil İngilizce, ikinci dil ise Almanca. İkisi de birinci sınıftan itibaren veriliyor. Okul yani ancak aralardan da öğrenciler alınacak. Hatta sınıflar dolmak üzereymiş. Bunu duyunca sordum bir sınıf en fazla kaç kişi olmalı diye. Cevap, 16-18 arası.

Şimdi Yasemin Pakkan bizleri, bizim dönemimizdeki öğrencilere sınavlara hazırladı ancak tabii ki öyle bir sistemde ilerlemeyi planlamıyor. Ki zaten hiçbir zaman da “baskıcı bir eğitim”den yana olmamış. Öğrencilerin yaşayarak öğreneceklerine inanıyor. Ve de diyor ki: “Burada doğayla iç içe, marangoz atölyesinin bile olduğu bir okul olacağız ve çocuklar ekstra ders almadan, kursa gitmeden lise sınavlarında başarılı olacak.”

Bunun için de kendi yöntemlerini kullanacak. Sekizinci sınıfta takviye dersler, test açık büfeleri ise öğrencileri istedikleri doğrultuda hazırlayacaklarını anlattı.

Okulun Koordinatörü Berrin Gökçen ile de tanıştım. O da diyor ki: “Disiplin, doğru bir kelime değil. Biz davranış yönetimi demeyi tercih ediyoruz. Çocuklara özgüven kazandırmak, onları sorgulayan bireyler olarak yetiştirmeyi hedefliyoruz. Merakları azalmamalı, tam tersi giderek artmalı. Biz de bunun için çalışıyoruz. İç disiplin oluşturmak çok önemli. Çocuk kendi okumayı istemeli, kendisi o sorumluluğu hissetmeli.”

Yemekler İpek Hanım’ın Çiftliği’nden olacakmış, hatta haftada bir Esra Pakkan ile yemek atölyeleri düzenlenecekmiş. Hem de Almanca… Tarım yapacaklar, ekmek mayalayacaklarmış. Amaçları, ayda bir kez anne-babaları da bu sürece dahil etmek.

Böyle okulları gördüğüm zaman mutlak başarı ve sadece iyi bir okul kazanma odaklı yetişen bizim nesil için çok üzülüyorum. Şimdiki nesil şanslı, çünkü bu şekilde birçok butik okul açılıyor, çocuklarımızın ufkunu genişletiyor. Bunu Yasemin Hanım da söylüyor: “Eğitim adına çok güzel şeyler yapılıyor, birbiri ardında iyi okullar açılıyor ve bu çok umut verici” diyor.

Yemekhane, müzik atölyesi ve beden salonu bir binada, derslikler ise ayrı binada. Hatta ilk dört sene için ayrılan sınıflar alt katta, 5-6-7 ve 8’inci sınıflar için ayrılanlar da üst katta. Dolaştım ancak şu an tadilat devam ettiği için fotoğraf çekmedim.

Bahçe ben gittiğimde boştu fakat ahşap oyun alanı gelecekmiş. Kaleler, basket potaları da keza yoldaymış. Çocuklar yaşadı. 😊

Her yedi öğrenciye bir öğretmenin denk geldiği okulda iki psikolojik danışman görev alıyormuş.

Şimdi duyduklarımı notlar halinde paylaşacağım.

  • Okul 8.15’te başlayacak, 15.45’te bitecekmiş. Kahvaltı ilk dersten sonra olacakmış çünkü Pakkan “Kimse daha erken kahvaltı etmez. Okula gelinecek, spor yapılacak sonra kahvaltı edilecek” diyor. Sonrasında da öğlen yemeği ve ikindi kahvaltısı olacakmış.
  • Okul Beykoz’da ancak Göktürk, Zekeriyaköy, Erenköy’den de kayıt olanlar varmış.
  • Yedinci sınıfta haftada iki gün test tekniği dersleri başlıyormuş.
  • İlk öğretimde ödev yokmuş.
  • İngilizce 9, Almanca 4 saat olarak planlanmış.
  • Ancak yabancı dil sadece derslerde değil, günlük okul hayatında devrede olacakmış. Amerikalı spor öğretmeni çocuklarla bahçede top oynarken, yine yabancı sanat öğretmeni sohbet edecekmiş. Her şey ders saatleri ile sınırlı değil.
  • Forma var. Füme alt, beyaz üst şeklinde bir forma tasarlanmış.
  • Yukarıda da yazdığım gibi hedef, sorgulayan bireyler yetiştirmek.
  • Sınıfta farklı seviyede İngilizce – Almanca bilenler için ona göre özel uygulamalar geliştirilecekmiş.
  • Arazi 15 dönüm desem, ne tepki verirsiniz? Ben de duyunca şaşırmıştım ancak gözlerimle gördüm.
  • Fiyatı, yemek hariç 45 bin TL şu an. Ancak ilk sene olduğu için ilk kayıt yaptıranlara belli ayrıcalıklar tanınacakmış.
  • Yasemin Pakkan: “Dünya vatandaşı olan çocuklar yetiştirmek istiyoruz. Bir yandan her şeyi oyun ve sanatla öğretirken diğer yandan da bilgiyi tam olarak vermek hedefimiz.”
  • Lise açmayı hiç düşünmüyorlar. Pakkan: “Bir çocuğu altı yaşında okula başlatıp 12 sene orada okutmak bence doğru değil. Lise bambaşka bir dünya ve çocuğun farkı görmesi gerekiyor” diyor.
  • Bu de benim takıntım işte. Ben de erken öğrenen biri olarak tabii ki Yasemin Hanım’a da okul öncesi okuma yazma öğrenmekle ilgili düşüncelerini sordum. Diyor ki: “Çocuk sorup merak ederse cevap verin ancak üzerinde durmayın. Nasıl olsa hayat boyunca okuyacak. Bırakın öğretmeni öğretsin.”
  • Sınıf öğretmenlerini de özenle seçmişler çünkü eski bir sınıf öğretmeni olarak Pakkan bunun çok önemli olduğunu söylüyor: “Çocuk içim öğretmenin dediği kuraldır. Yeri geldiğinde anne babaya karşı çıkar ancak öğretmenine inanç tamdır. Bu nedenle bu seçim çok önemli. Biz kadromuzdan eminiz.”
  • Pakkan: “Bizim görevimiz öğrenmek isteyen çocuk yetiştirmek ve bunu çok iyi yapacağız. Zaten bir eğitim öğretim kurumunun en büyük görevi de bu olmalı. Eğitim sisteminde neyin yanlış, neyin doğru olduğunu çok iyi biliyoruz ve buna egöre hareket ediyoruz” diyor.

Eminim sormayı atladıklarım da vardır. Eğer merak ediyorsanız tavsiyem, gidip bizzat görmeniz. Ben farklı gözle bakarım, siz farklı. Yukarıda da dediğim gibi hepimizin beklentileri, seçimleri farklı. Biz de okul ararken yaşamıştık bu süreci. görüşmelere arkadaşlarımızla beraber gitmiş, hepimiz seçimlerimizi farklı okuldan yana kullanmıştık. Tanıtım günleri haricinde randevu alındığı sürece istediğiniz zaman görüşebiliyorsunuz.

İşte aktaracaklarım bu kadar. Başka sorularınız olursa @pakkanokullari hesabına ya da www.pakkan.com.tr’de görebileceğiniz info@pakkan.com.tr adresine yazabilirsiniz.

Bana sormak istedikleriniz olursa da biliyorsunuz, her zaman yazabilirsiniz. Umarım sizlere yeteri kadar bilgi aktarabilmişimdir.

O halde, bir sonraki yazıda görüşmek üzere…

Bittiğinde böyle olması planlanıyor…

#pakkanokulları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı