Biz Cimcirik & Ben

“Şeker hastalığı değil, diyabet diyoruz”

Az sonra okuyacaklarınız bana değil, Duygu Yelkovan Mutlu’ya ait. Facebook sayfamdan mesajlaşıyorduk, lokumunun hikayesini anlatmıştı. Ben de burası için yazmasını istedim…

Merhaba. 3,5 yaşında, Öykü Sare isminde dünya tatlısı bir kızım var. Kızıma diyabet tanısı konulalı 8 ay oldu. Yani 8 ay önce, kızımın tatlılığı tıp dünyasınca da tescillendi. 🙂

Yaklaşık 8 günlük bir takip neticesinde kızımda bir tuhaflık olduğunu fark edip doktora götürme ihtiyacı hissettim. Neydi bu tuhaflıklar? Öncelikle iştahı azaldı ve sadece tatlı gıdalar tüketme isteği arttı. Çok su içmeye başladı, suya kanmıyordu sanki, gece uykusunda bile litrelerce su içiyordu. Tuvalet eğitimini tamamlayalı yaklaşık bir yıl olmasına rağmen gece alt ıslatmaları başlamıştı. Tekrar bezlemeye başlamıştık ve öyle normal bir alta kaçırma değil, boynundan ayakuçlarına kadar, yatak yorgan bırakmayacak şekilde bezden taşan bir alt ıslatma. Bütün bunların neticesinde şekerden şüphelendim ve doktora gittik. Öncelikle kanda şeker bakıyorlar. Öykü’nün ilk ölçümde 220 çıkmıştı açlık şekeri. Sonra emin olmak için Hemoglobin A1c isimli bir tahlil yapıyorlar. Bu tahlil yine kanda bakılıyor ve diyabet tanısı için mutlaka gerekli. Geçmişe dönük iki-üç aya ait kan şekeri profili hakkında bilgi verdiği için son derece önemli. Bu testin de sonucu istenilen aralığın üzerinde olduğundan, doktor acil olarak bir Eğitim Araştırma Hastanesi’ne gitmemiz gerektiğini söyledi. Aynı gün Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi’ne yatışımız yapıldı. Ve yatış yapıldığında Öykü’nün kan şekeri 495 idi. Rahatlatıcı ve şekerini düzenleyici birkaç serum ve iğne yapıldı. 10 gün hastanede kaldık.

Beslenme düzeni ve insülin kullanımı ile ilgili eğitimler aldık. Biri uzun etkili olmak üzere günde dört kez insülin yapıyoruz. Tip 1 diyabet hastalığında balayı dönemi adında bir süreç var. Tedaviyle normale getirilen şeker seviyelerinden sonra pankreas tekrar insülin üretmeye başlıyor ve böylece insülin ihtiyacı azalıyor. Bu bir süre devam ediyor ve süresi kişiden kişiye değişiyor. Tanıdan yaklaşık bir hafta sonra başlayan balayı dönemi bizde yaklaşık 6 ay sürdü ve bu süreçte insülin ihtiyacımız çok çok azaldı. Yedinci aydan itibaren balayı dönemimiz bitti ve günde dört kez insülin yapmaya devam ettik. Diyabetle beslenmede ana unsur karbonhidrat. Şekerli gıdalarla birlikte en önemli dikkat konusu karbonhidratlar. Karbonhidrat sayımı yapan diyabetliler var, biz henüz yapmıyoruz, ama yedikleri her şeyin karbonhidrat miktarını hesaplayıp onunla eşleşen insülin miktarını uyguluyorlar. Bu çok ciddi bir eğitim tabii ki.

“Her şeyi yiyebiliyorlar”

Beslenme düzeni olarak her yerde bahsedilen “sağlıklı beslenme” şeklini uyguluyoruz. Sanılanın aksine diyabetliler her şeyi yiyebiliyorlar, fakat doğru insülin eşleşmesi ve doğru miktarda olması gerekiyor. Örneğin beyaz ekmek, pirinç pilavı, makarnalar, hamurişleri ve tatlılar hızlı şeker yükselişine sebep olduğundan pek tercih etmiyoruz. Ancak mutlaka yemek isterse, insülin miktarını artırıyoruz. Fazla yağlı gıdalar, birkaç saat gecikmeli olarak yükseliş sağlıyor o yüzden bunlara da dikkat etmemiz gerekiyor. Kızım henüz 3,5 yaşında olduğundan bunları anlamakta zorlanıyor tabi. Bütün diyabetliler gibi iştahlı ve hep tatlı şeyler yemek istiyor. Bu tür durumlar için tam buğdaylı bazı atıştırmalıkları kullanıyoruz. Tatlandırıcılı ürünleri kesinlikle tercih etmiyoruz.

Bunların dışında her diyabetli gibi bol bol egzersiz yapmamız gerekiyor tabi. Kızım en hareketli çağında olduğundan bu şimdilik bizim için zor olmuyor. Düzenli sporun dışında evde de sürekli hareketli olmasına dikkat ediyoruz. Özellikle zıplamak şeker için çok etkili.

Yüksek şekerden daha tehlikelisi düşük şeker

Kızımın bu süreçten en az etkilenmesi için bir yöntem olarak biz; insüline “pıt” diyoruz. Şeker hastalığı demiyoruz, dedirtmiyoruz, diyabet diyoruz. Hasta olduğunu gösterecek hiçbir harekette bulunmuyoruz. Kızım henüz okula gitmiyor, yakında kreşe başlayacak. Konuştuğum birkaç kreş bu riski almak istemediklerinden kızımı kabul etmediler. Şu an bakıcısı ile kalıyor ve neyse ki bakıcımız bu sürece kolay adapte oldu. Esasında sık ölçümle takip edildiği sürece kolay sayılabilecek bir yönetim.

Diyabette –uzun süreli olmamak şartıyla- yüksek şekerden daha tehlikelisi düşük şeker yani hipoglisemi. Çok ağır sonuçlar doğurabilecek bir durum. Kan şekeri 70’in altına düştüğünde mutlaka müdahale edilmeli. Küçük çocuklarda yükseklik 200’e kadar tolere edilebiliyor. Özellikle küçük yaşlarda sık ölçüm gerektiğinden biz kızım için bir cihaz kullanıyoruz. Günde on sefere yakın ölçüm yapmak parmak uçlarını çok hırpaladığından bu yöntemi tercih ettik. Henüz Türkiye’de bulunmadığından Almanyadan Libre isminde bir cihaz getirttik. Koluna para büyüklüğünde bir sensör takılıyor. Bu sensör deri altı sıvısından ölçüm yapıyor. Bir diğer alet ile barkod okutur gibi bu sensörü okutup anlık şekerini takip edebiliyoruz. Üstelik düşüş ve çıkışlarda yön gösteriyor ve limit dışı olduğunda uyarıyor.

Facebook’ta katılımı yüzbinleri aşan diyabetli çocuk aileleri için gruplar var. Tecrübeli aileler ve uzmanlar bu gruplardan çok yardımcı oluyorlar. İnsanın kendini anlayan biriyle iletişim kurması bu sürecin ağırlığını biraz da olsa hafifletiyor.

Her üç ayda bir Hemoglobin A1c testimiz tekrarlanıyor ve bu bizim karnemiz oluyor. Öykünün yaşı için sonuçların 7-8 aralığında olması isteniyor. Yaş ilerledikçe 7’nin altına düşmesi gerekiyor. Her yıl göz gibi muayenesi, böbrek ve diğer kapsamlı tahliller tekrarlanıyor.

Özetle, her şey ilk günlere göre biraz daha kolay ve biz minik meleğimizle diyabetle barışık yaşamaya çalışıyoruz. Annelere naçizane tavsiyem; çocuktur olur diye baktığımız belirtileri mutlaka önemseyin. Özellikle küçük çocuklarda diyabetten kaynaklanan koma hali çok hızlı gelişiyor. Komaya girmeden fark edilen diyabetli çocuk sayısı çok az.

Bu vesileyle bütün minik kuzulara sağlıklı ve çoook mutlu hayatlar diliyorum.

 

2 Yorum
  1. dilek 7 sene ago
    Reply

    Avcilarda Nazlım Anaokulunu tavsiye ederim.sahibi yakın arkadaşım ve tip1 diyabetli.okullarinda da diyabetli çocukları var.size bu süreçte kolaylıklar diliyorum.kuzu hep mutlu olsun hep insallah.

  2. Gülşah 7 sene ago
    Reply

    Benimde kızıma 3 yasında diyabet tanısı kondu suan 6 yasında kızım cok iştahlı ve biraz zor gecıyor bizim icin cok çabuk adapte olduk şekerine bakma ve insülin konusunda ama gel gelelim yemekte sınır olunca masa altlarından topladık yiyecek kağıtlarını sımdı mümkün olduğunca hazır ürünler bulundurmuyorum evde artık aklı eriyor ve her yerde bulabiliyor ilk teşhisimiz 617 ıle oldu bizimde 10 gun hastanede yattık gece uzun etkili gündüz 3 kere kısa etkili insülin kullanıyoruz babasında vardı genetik olduğu söylendi tek derdim okul konusuydu anaokuluna başladık bu sene bizim icin cok zor gecıyor beslenmede bize uymayan bir cok şey oluyor öğretmeni ıle konuştuk yemesin diyor ama arkadaşlarında görüyor ve masum bir yüzle yemiyecekmiyim diyor o zaman içim eriyor artık soyle bir yöntem buldum tatlını eve getir daha sonra yersin yiyorum eve gelince unutuyor zaten yada ben bir bahane buluyorum bozulmuş dağılmış ufalanmış gibi aslında allah hepimizin yardımcısı olsun ve bu konuda herkeZin duyarlı olmasını bekliyoruz yolda çocuklara şeker uzatmak gibi alışkanlıklarınızdan vazgeçin ve su okullardaki beslenme konusuna lütfen özen gösterelim şeker sadece diyabete degıl bütün çocuklara zararlı

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı