Hangi birini yazsam… Böyle olayları yazarken geriliyorum. Yanlış anlaşılmamak, karşı tarafa kırgın-kızgın da olsam burada cevap hakkı olmadığı için onu korumak, aşağı yukarı gelecek...
Biz
Kıvanç, liseden arkadaşım. Sürekli, eskisi gibi görüşemesek de hep iletişim halindeyiz. Bir baktım, ne zamandır kendisinden ziyade ekmeklerini takip ediyorum. 🙂 Reklamcı, dijital dünyada...
Hatta tam tersi. Seni çok sevdim. Bize çok iyi geldin. Hadi tatmam itiraf edeyim, bana çok iyi geldin. Bir sürü şeye bahane oldun…
Irmak, kısa süre öncesine kadar kendini resim yapamadığına inandırmıştı. Ne yapsa, beğenmiyordu.
Şimdiki annelerin, yani bizim işimiz her açıdan zor. Evet çok biliyoruz, çok okuyoruz ancak bu, beynimizde fırtınalar kopmasına neden oluyor. En azından benim öyle....
E bence de öyle. Her konuda öyle. “Neden oyuncaklarını toplamadın”dan tutun da “Neden çalışmadın, neden zayıf aldın”a kadar sorgulamak, kızmak en kolayı! Şimdi yarın...
Çünkü canım öyle istiyor… Evet, bazen yorgun oluyorum, yemek yapmıyorum, annemlere ya da kayınvalidemlere gidiyoruz. Evi toplayasım da gelmiyor. Dolap içlerine öööylece koyuyorum her...
Var mı sizin öyle kayıtlarınız? “Sakın açma” gibi isimler…
Kar tatili iyiydi hoştu da sonlarına doğru oynayacak oyun bulamadık. Evdeki kutu oyunlarını 5’er kez oynayınca, gözümüz yolda kaldı.
Size bire şey itiraf edeyim mi? Irmak’a okul ararken kendimden soğumuştum. Anaokulu için de aynısı geçerli, ilkokul için de.
Birçok kişi tanıyor Orhan Meriç ve ailesini. Hatta en çok da işleriyle biliniyorlar. Gün Yayıncılık’tna bir kitap mutlaka her evde var. Biz hem kitaplarını...